
Kurucu Koleksiyoner,
Erbil Arkın
Kıbrıslı bir ailenin çocuğu olarak Londra’da büyüyen Erbil Arkın, okuldaki ilk yıllarından itibaren sanata ve çizime olan kabiliyeti ile öğretmenlerinin dikkatini çeker. 16 yaşında bir gençken düzenli olarak gittiği Londra Tate Galeri’de Rodin’in anıtsal boyutlardaki ‘The Kiss’ heykeliyle karşılaşınca, eserin güzelliği, ihtişamı ve sanatçının ustalığı karşısında adeta büyülenir. Daha sonra kütüphaneye giderek Rodin’in heykelleriyle ilgili kitaplar aramaya başlar. Güzel Sanatlar Kolejini bitirdikten sonra, De Montfort Üniversitesi’nde Endüstriyel Tasarım eğitimi alan Erbil Arkın’ın sanata olan ilgisi ve Rodin’e olan tutkusu gittikçe derinleşerek günümüze dek sürer.
Doğu Akdeniz’in bilinen en büyük Auguste Rodin koleksiyoneri olan Erbil Arkın, koleksiyonun ilk heykelini 2005 yılında satın alır. Koleksiyonun başlangıcından günümüze kadar her biri dünya mirası kabul edilen 29 adet eser daha koleksiyonuna ekler ve toplamda 30 Rodin eserini The Arkın Rodin Collection Gallery’de izleyiciyle buluşturur. Arkın, tüm bu koleksiyona sahip olma hikayesini ve eserlerin onda hissettirdiği duyguları şu ifadelerle paylaşır;
Erbil Arkın, the largest known Auguste Rodin collector in the Eastern Mediterranean, bought the first sculpture of Rodin in 2005. After than, he added 29 more works, each of them is considered a world heritage, and presents a total of 30 Rodin sculptures with audiences at the Rodin Collection Gallery. Arkın shares the story of owning this entire collection and the feelings that the works made him feel, with the following expressions;
‘’Sanat üniversitesine gidebilmek için genç bir öğrenci olarak, günün birinde bırakın bir Rodin heykeline, bir sürü Rodin heykeline sahip olabileceğim aklımın ucundan bile geçmezdi..Ama insan hayatta her zaman en yükseği, tabiri caizse yıldızları amaçlamalı, hiç belli olmaz, gün gelir geriye dönüp baktığınızda, yıldızlara değil belki ama; kendinizi bir dağın zirvesine ulaşmış bulabilirsiniz.’’
‘’Umarım bu koleksiyon, insanların benim Auguste Rodin’e karşı duyduğum tutkuyu anlamalarını, onun eserlerinde gördüklerimi görebilmelerini ve hissettiklerimi hissedebilmelerini sağlar. Ruhu bu eserlerin her birinde yaşamaya devam ediyor hala.’’









